Bilim tarihindeki 10 en korkunç deneyler sizin için bu yazıda derlendi.
Bilimin, hayatımızı kolaylaştırmak ve bilgi birikimimizi genişletmek adına yaptığı araştırmalar ve deneyler çoğu zaman hayatımızı olumlu yönde etkiler. Ancak bazen, bilim insanları etik ve ahlaki sınırları zorlar ve hatta aşarlar. Bu yazı, tarih boyunca gerçekleşen bazı korkutucu ve rahatsız edici bilimsel deneylere odaklanıyor. Dikkat: Konu rahatsız edici olabilir.
1. Tuskegee Sifilis Deneyi
Korkunç deneyler yazımızın ilk deneyi Tuskegee. Tuskegee Sifilis Deneyi, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1932-1972 yılları arasında gerçekleşen, etik dışı bir insan deneyiydi. Bu deney, 400’den fazla Afrikalı-Amerikalı erkekten oluşan bir grup üzerinde sifilis tedavisi uygulanmadan hastalığın doğal seyrini incelemek için ortaya çıktı. Katılımcılar, gerçek durumları hakkında bilgilendirilmedi ve hastalıkları tedavi edilmesi gerektiği halde edilmedi. Ancak bu deney, Amerikan tıp etiğini kalıcı olarak etkiledi ve tıbbi araştırmaların nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda önemli değişiklikler yapılmasını tetikledi.
2. Nazi İnsan Deneyleri
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında gerçekleştirilen acımasız deneyler binlerce insanı etkiledi. Bu deneylerde, mahkumlar genellikle zorla, tıbbi deneylere maruz kaldı ve sonuçları genellikle ölüm, sakatlık ve kalıcı hasar vermişti. Bu deneyler, etnik, dini ve siyasi gruplardan mahkumları hedef aldı ve çoğu kez aşırı acımasız ve insanlık dışı koşullar altındaydı. Bu deneylerin korkunç doğası, savaştan sonra savaş suçları mahkemelerine ve tıbbi etik reformlarına yol açtı.
3. Unit 731
Unit 731, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya tarafından oluşturulan ve çoğunlukla Çinliler olmak üzere savaş esirleri ve siviller üzerinde biyolojik ve kimyasal silah deneyleri yürüten bir gizli birimdi. Birimin faaliyetleri, tarihin en korkunç savaş suçlarından bazılarını içerir. Savaştan sonra, bu birimin eylemlerinin çoğu gizli kaldı ve sadece son yıllarda geniş çapta tanınmaya başladı. Unit 731’in faaliyetleri, etik ve insan hakları ihlallerinin yanı sıra, bilimsel araştırmaların ne zaman ve nasıl yapıldığına dair soruları da gündeme getiriyor.
4. Proje MK-Ultra
Proje MK-Ultra, 1950’lerden 1970’lere kadar Amerikan Central Intelligence Agency (CIA) tarafından yürütülen gizli bir programdı. Projenin amacı, zihin kontrolü ve manipülasyon tekniklerini araştırmaktı. Deneyler, genellikle bilgisi olmayan vatandaşlar üzerinde, bazen aşırı uyuşturucu ve diğer kimyasalların kullanımını içeriyordu. Bu deneyler, kişilik değişiklikleri, hafıza kaybı ve hatta bazı durumlarda kalıcı hasara neden oldu. MK-Ultra’nın etik dışı deneylerinin ortaya çıkması, hükümetin vatandaşları üzerindeki deneylerin düzenlenmesine ilişkin yasaların ve düzenlemelerin gözden geçirilmesine neden oldu.
5. Stanford Hapishane Deneyi
Stanford Hapishane Deneyi, 1971 yılında psikolog Philip Zimbardo tarafından yürütüldü. Deney, gönüllülerin rastgele seçilerek “mahkum” ve “bekçi” olarak atanmasını içeriyordu. Amaç, yetkinin nasıl kötüye kullanıldığını ve insanların belirli rolleri nasıl kabullendiğini gözlemlemekti. Ancak, deney beklenmedik bir şekilde kontrolden çıktı: Bekçiler, mahkumları aşağıladı ve fiziksel olarak taciz etti. Deney, altı gün sürdü ve sonunda durdu. Deney, psikoloji tarihinde bir dönüm noktası oldu ve etik standartların belirlenmesinde büyük bir rol oynadı.
6. Milgram Otorite Deneyi
Stanley Milgram 1960’larda bu deneyi yürüttü. Milgram’ın 1960’lar Otorite Deneyi, bir otorite figürünün talimatıyla ahlaki sınırların nasıl zorlanabildiğini gösterdi. Deney, otoriteye itaatin potansiyel tehlikelerini vurguladı. Ancak, uygulamanın etik tartışmaları da gündeme getirdi, katılımcılarda stres ve duygusal travma oluşturduğu eleştirildi.
7. David Reimer Vakası
David Reimer vakası, 1970’lerin sonunda Dr. John Money tarafından yürütülen cinsiyet kimliği üzerine bir dizi deneyi içerir. İsmini sonradan değiştiren David, doğumda cinsel organı hasar gören bir ikiz çocuktu. Dr. Money, David’i kız olarak yetiştirmeye karar verdi. Bir dizi cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirdi ve David’e yeni bir kimlik verdi. Ancak, bu süreç boyunca David ciddi psikolojik sorunlar yaşadı ve sonunda gerçek cinsiyetine döndü. Ancak bu vaka, cinsiyet kimliğinin doğuştan mı yoksa yetiştirmeyle mi belirlendiği konusundaki tartışmaları derinden etkiledi. Cinsiyet kimliği üzerine yapılan araştırmaları büyük ölçüde şekillendirdi.
8. The Monster Study
1939’da Iowa Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “The Monster Study”, dil gelişimi üzerine bir dizi deneyi içeriyordu. Araştırmacılar, çocuklar üzerinde kekemeliği tetikleyen ve güçlendiren deneyler yaptı. Bu deneyler, çocukların yaşamları üzerinde kalıcı etkiler bıraktı. Çocuklara bilerek ve isteyerek zarar verme eğilimi, bu çalışmayı tarihte tartışmalı kılan faktörlerden biriydi. Bu, bilim ve etiğin karmaşık ilişkisini gösterirken, araştırmanın insanların yaşamlarını nasıl etkileyebileceğine dair kritik bir örnektir. Böylece korkutucu deneylere bir deney daha eklendi.
9. Aversion Project
Apartheid döneminde Güney Afrika’da yürütülen “Aversion Project”, LGBT+ bireyler üzerinde cinsel yönelimlerini değiştirmeye yönelik deneyler gerçekleştirdi. Bu süreçte, cinsel tercihleri “düzeltme” amacıyla, katılımcılara zorla hormon tedavileri ve hatta cinsiyet değiştirme ameliyatları yapıldı. Bu deneyler, hem fiziksel hem de psikolojik anlamda katılımcılara ciddi zararlar verdi. Bu durum, bilimsel araştırmaların her zaman etik kurallar ve insancıl değerler ışığında yürütülmesi gerektiğini hatırlatır.
10. Lobotomi Deneyleri
20.yüzyılın başlarında, lobotomi yöntemi birçok hasta üzerinde uygulandığını biliyoruz. Bu yöntem, hastaların duygusal ve sosyal işlevlerini büyük ölçüde kaybetmesine yol açtı.
Ancak bu deneyler, bilim insanlarının hangi sınırları aşmaması gerektiğini gösterirken, insan doğası ve toplum hakkında önemli dersler de verir. Ancak bu dersler, deneylerin mağdurlarının yaşadığı acıyı veya travmayı asla hafifletmez. Bilimsel araştırmaların her zaman ahlaki ve etik kurallara uygun olması gerekir. Bu tür deneylerin tarih kitaplarına ait olması, bilimin ahlaki ve etik evriminin bir göstergesi. Bunun yanı sıra, deneylerin insan hayatına olumlu katkıları olduğu kadar olumsuz etkileri de olabiliyor.
Daha fazla bilim ile alakalı korkunç deneyler okumak için Bilim yazılarımızı inceleyebilirsiniz.