Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesi üzerine koltuğu bırakmaması CHP’de değişim rüzgarları eserken Kılıçdaroğlu’nun vurdum duymaz tavırları akıllara Muharrem İnce’nin seçim sürecindeki sözlerini getirdi.
CHP’de genel başkanın nasıl seçileceği belli. Ama nasıl gider, o belli değil. Başarısızlık durumunda başkanın nasıl gideceği tüzükte yazılı olmalı. Bir seçim, iki seçim, neyse. Bir kuralı olmalı. Geçmişte önerdim. Tahminim şu: Atatürk gelse kurultay şansı zor olur.
https://www.diken.com.tr/muharrem-ince-chpde-ataturk-gelse-kurultay-sansi-zor-olur/
Bu söylenenler bir yana dursun, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “değişim” çağrısı içten içe yükselirken Bolu Belediye başkanı Tanju Özcan’ın “değişim ve adalet yürüyüşü” toplumda nasıl bir karşılık bulacak hep beraber göreceğiz.
Güçsüz bir isyan.
Her ne kadar gerek CHP’den gerek CHP’den olmayan siyasetçilerin değişim çağrısı olsa da kimse bunu güçlü bir şekilde destekleyemiyor. Bunu anlamak için sebebini modellemek gerekiyor. CHP’de nasıl bir model gelişti ki içinde muhalif dolu Türkiye’nin en köklü siyasi partisi gittikçe iktidara benzemeye başladı?
Modern siyaset kavramını belli ki CHP yöneticileri çok ters tarafından tutmuş. CHP kadroları ikiye ayrılmış durumda. Bir taraf kaybetmekten bıkmış, değişim niyetlisi, bakın; değişim niyetlisi. Neden niyetlisi biliyor musunuz? Çünkü sadece bu onlar için bir dilek, ötesine geçmiyor; geçemiyor. Bir yandan da öyle bir taraf var ki “klasik CHP” algısını akıllarımızda canlandıran, hep muhalif olmaktan memnun.
Güçlü olmak için birlik olmak lazım. Ya birden fazla görüşünüz olur güçlü bir destekle bunu yayarsınız ya da çok güçlü bir görüşünüz olur tek kişi de kalsanız sonuna kadar arkasında durursunuz.
CHP’de ne güçlü bir birlik ne de güçlü bir değişim görüşü var. Bu yüzden olmuyor.
Burada formül dışı bazı etkenler her şeyin gidişatını değiştirebilir. bkz. Canan Kaftancıoğlu.
Kılıçdaroğlu kandırılıyor olabilir mi?
Bir çoğunuz neden böyle yazdığımı sorguluyor olabilirsiniz fakat genel manzara tam olarak bu. Nasıl ki bir önceki seçim döneminde özellikle temkinli muhaliflerin “Erdoğan’ı bir fanusta tutup gerçeklerden uzak tutuyorlar” söylemleri karşısında şu an aynı şeyi sayın genel başkan için düşünmemek elde değil.
Sanki Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafına halinden bir memnunlar grubu bir duvar örmüş gerçeklerden uzaklaştırıyor gibi. Birileri Kemal beye “başkanım biz her şeyi doğru yaptık, siz olmazsanız yerel seçimler öncesi parti içi kaos olur” diyor olabilir de. Bilmiyoruz…
Kılıçdaroğlu yerel seçimleri mi bekliyor?
Başka bir iddia ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifa etmek için yerel seçimleri beklediği. Parti içinde yerel seçimlerden önce yeni bir genel başkanlık seçiminin yerel seçimleri olumsuz etkileyeceğini savunanlar var. Ki bana kalırsa çok da haklılar. Fakat benim baktığım haklılık penceresinde durum onların düşündüğünün aksine CHP içerisinde o kadar güçlü adaylar var ki benim düşündüğüm asıl şey, onların parti içinde birbirine zarar vermesi sonucunda ikinci bir İYİ parti dalgası oluşması. Birinci güçlü aday genel başkan olur, ikinci veya üçüncü olarak kalan aday ayrışarak yeni bir parti de kurabilir. Yani başka bir deyişle çok fazla komplo teorisi var Kemal Kılıçdaroğlu bütün bunların önüne set kuruyor.
Tunç Soyer, Ekrem İmamoğlu’ndan mı yana?
Bütün bu gelişmelerin ışığında İzmir büyükşehir belediye başkanı Tunç Soyer ile İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görüşmesi bir birliktelik mi yoksa bir aracılık mı içeriyor onu anlamak gerekiyor. Türk siyasi medyası bunu bir magazinsel habere çevirse de ben bu işin altında daha farklı bir şey arıyorum. Bana kalırsa Soyer’in görüşmesinin sebebi tamamen Kılıçdaroğlu’na aracılık yapıyor olması. Bu hususta tahminlerimin doğru olup olmadığını hep beraber göreceğiz.
Ekrem Bey’in de benim de birbirimizden bağımsız söylediğimiz değişimdi. Dolayısıyla, kamuoyunun, toplumun böyle bir talebi olduğunu söyleyebilirim. Bu sadece bizim kişisel tespitlerimiz değil. Toplumda böyle bir talep var ve bunun nasıl şekilleneceği nasıl bir yola gireceğini hep beraber göreceğiz.
https://www.gazeteduvar.com.tr/tunc-soyer-imamoglu-gorusmesini-anlatti-chpye-zarar-vermem-degismeyen-tek-sey-degisim-haber-1626745
Özet
Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bırakmamasına sebep olabilecek pek çok siyasi sebep var. Ancak Türk milleti bu tür durumda siyasi hamlelerden çok biten bir seçimin ardından somut adım veya adımlar bekleyen bir topluluk. Yapılan bu siyasi hamleler 74 yaşındaki Kemal kılıçdaroğlu’na ne kaybettirir bilemem ama CHP’ye çok şey kaybettireceği kesin.
Milliyetçi kesimin İYİ parti kongresinde Meral Akşener’in açıklamalarının da etkisi ile Kemal beyin istifa süreci uzadıkça Yerel seçimlerdeki gerekli çoğunluğu bozacak gibi görünüyor.
Öyle bir dönemecin içerisindeyiz ki Ekrem İmamoğlu isyanını güçlendiremiyor, Tanju bey gerekli desteği görmüyor ve bütün bu bilinmezlik iktidar yanlısı medya tarafından her gün taze taze tüketilip arşivleniyor.
İktidar artık seçim öncelikli söylemlerini illere, ihtiyaçlara, vatandaşa göre değil; muhalefetin falsolarına göre belirliyor. Geçtiğimiz seçimde de gördük ki, bu toplumda da bir karşılık görüyor. Görmeye de devam edecek gibi duruyor.
Gemi kaptanı olduğunu ve gemiyi limana sağlam yanaştıracağını söyleyen Kılıçdaroğlu, limana vardığında geminin harap durumunu görünce ne yapacak merak konusu. Kılıçdaroğlu çok doğru hamlelerle yerel seçimlerde büyük bir başarı kaydetti. Her ile kazanacak aday koydu ve kazandı. Aynısını Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yapmalıydı. Yapmadı. Yaptırılmadı.
Türk siyasi tarihine efsane olarak geçebilecekken hezimet olarak geçti.